Williams, performansı amaçlı veya planlanmış bir etkinlik sonucunda elde
edileni nicel/nitel olarak belirleyen bir kavram, Pugh görev çerçevesinde önceden belirlenen ölçütleri
karşılayacak biçimde, görevin yerine getirilmesi ve amacın gerçekleştirilmesi
yönünde ortaya konan mal, hizmet ya da düşünce, Filiz verimliliğin ölçülmesi, Baş ise performansı, bir işi
yapan bireyin, grubun, bölümün ya da örgütün o işle amaçlanan hedefe yönelik
olarak nereye varabildiği başka bir deyişle neyi sağlayabildiğinin nicel ve
nitel olarak anlatımı olarak tanımlamaktadır.
Bir
kuruluşta performans artışı ya da azalışı, hem örgütsel boyutta, hem de
bireysel boyutta değerlendirilmesi gerekli bir olgudur. Doğal olarak bireyler
çalışma yaşamı içinde belirli konularda çalışma yapacakları zaman bir takım
içinde de bir araya gelebilmektedirler. Bu durumda, takım performansından söz etmek
olasıdır. Ancak takımın performansı da bireylerin performanslarının bir
göstergesidir.
Birçok
yazar performans kavramını bireysel ve
örgütsel performans olarak iki bölümde incelemiştir. Bireysel performans; çalışanın
belirli bir süre içinde gerçekleştirdiği iş görme derecesi, örgütsel performans
ise; belli bir dönem sonunda elde edilen sonuca göre işletme amacının veya görevinin
yerine getirilme derecesi veya örgütün belirlenen amaçlarına kaynaklarını en
etkin şekilde kullanarak ulaşabilme kabiliyeti, bir başka tanımla da, belli bir dönem sonunda
elde edilen sonuca göre işletme hedefinin veya görevinin karşılanma oranıdır. Örgütlerde yer alan bireylerin performansındaki artış,
örgüt performansının artması demek değildir, ancak bireysel performansın
artmasının grup, takım ve örgüt performansına olumlu olarak yansıdığını, bir
başka deyişle bireysel performansın, örgütsel performansın artışının, uygulamadaki başlangıç noktası olduğunu söylemek
doğru bir ifade olacaktır.
Bireysel
performans her ne kadar ilk bakışta kişi ile ilgili olarak gözükse de, aslında
yönetim anlayışı, liderliğin uygulanış şekli ve örgüt iklimindeki algılanması ile ilgili bir gerçekliktir. Bireysel
performansta meydana gelen değişim bireyden takıma, takımdan örgüt
fonksiyonlarına ya da bölümlerine, oradan örgütün tamamına, nihayet kuruluş
bazında iç ve dış tüm paydaşlara yansımaktadır.
Bireysel performansı, çeşitli
seviyelerde etkileyebilecek unsurlar temel olarak üç kategoride toplanmaktadır.
Bunlar, yönetsel unsurlar, bireysel unsurlar ve diğer unsurlardır. Örgüt içinde çağdaş
ve rasyonel bir yönetim süreci hayata geçirilememişse bireylerin performans
artışına yönelik çabaları fazla bir şey ifade etmeyecektir. Anılan yönetim
sürecinin başlıca unsurları arasında; misyon, vizyon ve stratejilerin
belirlenmesi, liderlik, katılımcılık, iletişim, motivasyon, stres yönetimi ve
performans değerlendirme uygulamalarını saymak mümkündür. Performansa etki eden
bireysel unsurlar ise; sosyo-demografik özellikler (yaş, cinsiyet, medenî
durum, eğitim düzeyi), bireyin kültürel yapısı, uzmanlık alanı ve ücret düzeyi
algısı olarak belirtilebilir. Bireyin spesifik alanlardaki mesleklerde
çalışması, gelişen teknolojilerin örgüte aktarılamaması, sosyal güvence
konusunda yetersizlikler, kriz dönemlerinde ağırlaşan koşullar, işyeri ile
ikamet edilen yerin uzaklığı ve madde bağımlılığı gibi genel konular çoğu zaman
performans düşüklüğüne yol açan diğer unsurlar arasında yer almaktadır.
Bireyin performansının düşmesine
neden olacak diğer bir durum ise, teknolojik yapıdaki değişimlerdir. Bireyler
örgüte yeni teknolojilerinin transfer edilmesi nedeniyle kendilerini yetersiz
görmekte ve atıl duruma gelebileceklerini düşünmektedirler. Bunun sonucunda
çalışanların performansı düşmekte ve yeni teknolojilerin örgüte
kazandırılmasına direnç göstermektedirler.
Performansı
tespit ederken yapılacak şey bir kişi, makine veya örgütün yaptığı faaliyet
sonucunda beklenen ile gerçekleşen sonuçları karşılaştırmaktır.
Örneğin bir CNS tezgâhında bir sene içerisinde 25000 parça iş yapılması
planlanmış ancak buna karşın sadece 15000 parça iş yapılmışsa, bu durumda ya
makinenin ya da makineyi kullanan çalışanın performansında düşüklük olduğunu söyleyebiliriz.
Bu örnekten anlaşılacağı üzere performansının tespit edilebilmesi için
öncelikle yapılan etkinliğin sonucunun belirlenmesi gerekmektedir.
Fındıkçı örgütler gibi karmaşık ve çok boyutlu
sistemler içinde performans tanımının ancak çok boyutlu olması durumunda
anlamlı olabileceğine dikkat çekmektedir.
Performans
kavramı örgütsel etkililik ve verimle ilişkili bir kavramdır. Örgütsel etkililik,
örgütün ortak amacını gerçekleştirme düzeyini gösterirken, verimlilik
çalışanların güdülerinin doyum düzeyini ifade eder. Örgütlerin yaşamını
sürdürebilmesi, etkililik ve verimlilik arasında bir dengenin kurulması ile
mümkündür. Verimlilik, örgütsel etkililiğin yalnızca bir yönüdür. Verimliliğin
artırılması için, yeni teknolojilerin kullanılması, bilgi teknolojilerinden yararlanılması
ve örgütün insan gücü kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı
sıra sağlıklı ve etkili bir iletişimin tesisi, ödüller, çalışanların katılımı,
örgüt kültürü, liderlik, hizmet içi eğitim etkinlikleri de verimlilik artışına
büyük fayda sağlayan unsurlardır.
Performans kavramının bazen verim ile aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Verimlilik;
kısaca tüm girdilerin ne ölçüde standartlara uygun kullanıldığı ve tüm
çıktıların planlanana uygun üretildiğidir. Bu kapsamda; ürün
kalitesi ve üretimdeki artış, depo ve iade hatalarında azalma, hammadde,
ıskarta ve diğer masraflarda azalma, güvenlikte gelişme ve kazalarda azalma
birer verimlilik ölçütü olarak kabul edilebilir. Performans kavramı ise, bireysel
olabileceği gibi örgütsel olarak da ifade edilebilen çok boyutlu bir kavramdır.
Performans
kavramından söz ederken bu kavramın içinde barındırdığı bireysel ve işle ilgili
boyutlardan bahsetmek uygun olacaktır. Performans kavramı ile beraber ifade
edilen bu boyutlarla ilgili olarak bir takım modeller geliştirilmiştir. Bu
modellerin biri olan Campell’in sekiz faktörlü performans modelinde performans,
sekiz boyuttan oluşan bir kavram olarak açıklanmıştır.
Campell’in Sekiz Faktörlü Performans Modeli
|
|||
İşe özgü görev etkinliği
|
Yazılı ve sözlü iletişim görev etkinliği
|
Çaba gösterme
|
Kişisel disiplini koruma
|
İşe özgü olmayan görev etkinliği
|
Grup ve takım performansını arttırma
|
Süper vizyon/Liderlik
|
Yöneticilik
|
Campell’in
sekiz faktörlü performans modelinde; işe özgü görev etkinliği, çaba gösterme ve kişisel
disiplini koruma boyutları
bütün faaliyetler için temel performans boyutları olduğu vurgulanmaktadır.
Ayrıca, bu model ile her boyut için çalışanın performansını belirleyen üç
belirleyiciden söz edilmektedir. Bu belirleyiciler; anlatımsal ilgi, yönetimsel
bilgi ve isteklilik olarak ifade edilmektedir.
Altı
faktörlü performans modelinde ise, performans düzeyini belirleyen altı faktör
bulunmaktadır.
Altı
Faktörlü Performans Modeli
|
||
Doğal yetenek
|
Görevi anlamak
|
Çaba gösterme tercihi
|
Beceri düzeyi
|
Dış faktörler
|
Süreklilik ve kararlılık
gösterme tercihi
|
Borman’ın
iki faktörlü performans modelinde ise, görev ve örgüt performansı olmak üzere
iki çeşit performanstan söz edilmektedir. Bu modele göre bilişsel yetenekler görev performansını, kişisel yetenekler ise örgütsel performansının belirlenmesinde etkili
olduğunu ileri sürmektedir.
Bazı yazarlar ise örgütlerde
bireylerin başarılarına etki eden faktörlerin en önemlilerinden birisinin sosyal zekâ olduğunu ileri
sürmektedirler. Sosyal zeka en basit anlamıyla “anlama yeteneği ve bu yeteneğe
bağlı olarak hareket etme” olarak açıklanmaktadır.
Hedef
belirleme arzu edilen nitelikte bir performans türüdür, performans
değerlendirme, çıktıların değerini belirler, sonrasında ödül sistemleri
arzulanan sonuçların tekrarlanmasını temin etmek için katkı sağlar veya
güçlendirir. En azından üç faktör içeriği itibarıyla çalışma performansını
etkiler. Bunlar, iş stratejisi, işyeri teknolojisi ve çalışan katılımıdır. Hedef belirleme,
performans değerlendirme ve ödül sistemleri bu örgütsel faktörlerle ortak
olarak kullanıldığı zaman yüksek düzeyde çalışma performansı eğilimi meydana
gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder