Tarihsel
Gelişim
Çoklu
veri kaynakları, bir performans değerlendirme yöntemi olarak anılmasa da
yüzyıllardır kullanılman bir uygulamadır. Örneğin; Julius Ceasar’ın askerleri, savaşlarda liderleri ölürse
orduya kimin emir komuta edeceğine kendileri karar veriyorlardı. Güzellik
yarışmalarında kimin birinci olacağı seçilirken, ihaleyi kimin kazanacağı
belirlenirken, bir futbol takımının kadrosu oluşturulurken, birçok yönetici
şirketle ilgili çok önemli kararlar alırken çok kaynaklı verilerden istifade edilmekteydi.
360o performans
değerlendirme yönteminin, bir değerlendirme modeli olarak anılmaya başlanması
ise 20. yüzyılın ortalarına kadar dayanmaktadır. Bu yöntem, sakıncaları oldukça
fazla olan geleneksel performans değerlendirme yöntemlerine alternatif olarak
ortaya çıkmıştır.
1950’li yıllarda ünlü yönetim bilimci Peter
Drucker tarafından ortaya atılan ve yönetici ve çalışanların amaçlarının, örgüt
amaçları ile paralel olarak belirlenip, ortak hareket edilmesi esasına dayanan amaçlara göre yönetim kavramı, çok
kaynaktan alınan geribildirimlere yönelmeye ve uzmanlaşmaya yardımcı olmuş bir
uygulamadır. Amaçlara göre yönetim kavramı ile çalışana performansı ile ilgili
bilgi vermenin, iş tatmini ve motivasyon üzerine
büyük etkisinin olduğu ortaya çıkmıştır.
1960’lı yıllarda uzmanlar
tarafından, 360o performans değerlendirme yönteminde, astların
üstleri hakkında geribildirimde bulunmasının, üstler üzerinde nasıl bir etki
yapacağı konusunda yoğun araştırmalar yapılmıştır. Çünkü yıllarca mutlak amir
kavramının egemen olduğu, tek yönlü değerlendirme sürecinden sonra üstler,
emrinde çalışan astlarının kendileri hakkında geribildirimde bulunması fikrini
kabul etmekte zorlanabilirlerdi. Ancak araştırmalar sonunda öğrenildi ki
yöneticilerin, astlarının kendilerini nasıl algıladıklarını öğrenmeleri,
yönetici davranışları üzerinde olumlu etki yapmıştır. Ayrıca bu yıllarda direkt raporlardan gelen
geribildirimlerin yönetici ve çalışan performanslarına etkileri konusunda da
araştırmalar yapılmış ve direkt raporlara karşı tepkinin de olumlu yönde olduğu
tespit edilmiştir.
1980’li yıllarda değişen iş
koşulları, teknoloji ve işletme yapılarının gelişmesi sonucunda, değerlendirme
yapılırken çok kaynaktan bilgi elde edilmesinin, değerlendirme doğruluğunu ve
kesinliğini arttıracağı ortaya çıkmıştır. 1980’li yıların ortalarında Center for Creative Leadarship
tarafından yürütülen çalışma ile elde edilen bulgular insanların dikkatinin 360o performans
değerlendirme yöntemine çevrilmesine neden olmuştur. Bu bulgular; geribildirimin
bir insanın profesyonel ve kişisel gelişimi için önemli bir unsur olduğu, en
etkili yöneticilerin öğrenenler olduğu ve mevcut örgüt yapılarında çalışanların
çoğunluğunun yetersiz geribildirime sahip iş çevrelerinde görev yaptığı yönünde
olmuştur. Özellikle yöneticiler çalışmaları ile ilgili çok az geribildirim
almakta, genelde finansal raporlar üzerinden değerlendirmeleri yapılmaktaydı.
1990’lı yıllarda, rekabetin boyutu ve
müşterilere olan eğilimle birlikte, 360o performans değerlendirme
yönteminin önemi giderek artmıştır. Çünkü çoğu işletme geleneksel örgüt
yapılanmalarından kaynaklanan hantallıktan dolayı bilgi paylaşımları sınırlı
durumdaydı. İşletmeler bu koşullarda talepkâr müşterilerin isteklerini yerine
getirmekte zorlanmaktaydı. Bu yüzden pek çok işletme geleneksel yapıdan
sıyrılıp modern yapılanmaların içine girmişlerdir. Bunun sonucunda günümüzde birçok işletme
gelişen örgüt yapılarıyla paralel olarak resmî performans değerlendirme
uygulamalarında 360o performans değerlendirme ytöntemini kullanmaktadır.
Görüldüğü
gibi 1950’li yıllardan sonra sadece dikkat çeken bir uygulama olan 360o performans değerlendirme yöntemi,
1990’lı yılardan sonra başlı başına bir performans değerlendirme yöntemi olarak
uygulanmaya başlamıştır. Bu yöntemin uygulamasının artımında, 1980’lerde ortaya
atılan ve 1990’lardan itibaren tüm dünyaya yayılan toplam kalite yönetimi
anlayışının etkisi oldukça büyük olmuştur. Toplam kalite hareketi; kalite ve
müşteri memnuniyeti vurgusuyla, 360o performans değerlendirme yönteminin gelişiminde itici bir
kuvvet olarak yer almıştır. Örgütlerin çoğu bu yöntemi toplam kalite yönetimi
çabalarının bir parçası olarak kullanmışlardır. Toplam kalite yönetiminin
öncüsü Deming kalite odaklı şirketlerde geleneksel performans değerlendirme
yöntemlerinin yeri olmadığını ifade etmiştir. Çok kaynaklı geribildirimin takım
bağlılığını arttırma potansiyeli olduğundan, kalite hareketi kişilerin üzerinde
olan önemi takımların üzerine doğru kaydırmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder